Fiyatları
Bakan Yumaklı: Gıda arz güvenliğine ilişkin bir problem yok!
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Giresun’da Doğu Karadeniz illerinde görevli il ve bölge müdürleriyle değerlendirme ve istişare toplantısı yaptı.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin 34 ili ile özellikle 16 ürününün zirai dondan etkilendiğini belirterek, “Artık yurt dışına bağımlıyız, gıda arz güvenliği açısından çok büyük bir sorun olacak’ gibi şeyler söz konusu değildir. Etki sadece bu 16 üründe ve bu ürünlerin yetiştiği illerde oldu. Ülkemizin gıda arz güvenliğine ilişkin bir problem yaşaması söz konusu değil” dedi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Giresun’da Doğu Karadeniz illerinde görevli il ve bölge müdürleriyle değerlendirme ve istişare toplantısı yaptı. Başta zirai don olaylarıyla ilgili çalışmaların ele alındığı toplantıda, tarımsal üretimden, orman, su ve doğa korumaya kadar, bölgede yürütülen faaliyetler değerlendirildi. Bakan Yumaklı, merkeze bağlı Sıvacı köyüne de giderek burada zirai dondan etkilenen fındık bahçesini ziyaret edip, yetkililerden bilgi aldı.
FINDIKTA 2,7 MİLYAR DOLARLIK GELİR
İncelemelerin ardından açıklamalarda bulunan Bakan Yumaklı, “Ülkemiz için çok önemli ekonomik değeri, çok kıymetli bir ürünün yine bu hadiseden etkilenmesiyle alakalı yerinde tespit yapıp üreticilerle birlikte olmak üzere geldik. 2024 yılında 717 bin tonluk fındık üretimi gerçekleşti. Bunun 324 bin tonu ihraç edildi. Yaklaşık 2,7 milyar dolarlık bir gelir, ülkemizin ekonomisine katılmış oldu. Elbette zirai don olayı ile alakalı özellikle çok yıllıklı bitkilerde farklı derecelerde etkilenmeler oldu. Özellikle Giresun’un fındık üretimindeki yüzde 13’lük payı ile önemli etkiye sahip olması sebebiyle buradan bir açıklama yapmak istedik” dedi.
‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HAYATIMIZIN TAM GÖBEĞİNDE’
İklim değişikliğine dikkati çeken Bakan Yumaklı, “Küresel iklim değişikliğinin etkisi artık yadsınamaz bir gerçek; hayatımızın tam göbeğinde. Son 30 yılın en düşük sıcaklığı kayıtlara geçmiş oldu. Artık farklı vesilelerle belki kimi yerde zirai don kimi yerde sel ve taşkın ya da kuraklık gibi farklı şekillerde bu iklim etkisi karşımıza çıkacak. Tarihin en büyük don olayından bahsediyoruz. 34 ilimiz etkilendi. Belli bir rakımın üzerindeki tarla ve bahçeler daha fazla etkilendi. İlk andan itibaren ekiplerimiz sahadaydı. Şubat ayının sonlarında, Mersin Adana ve Hatay’da da benzer şekilde üretilen ürünlerin zarar görmesi söz konusu olmuştu. Arkadaşlarımız orada da ilk andan itibaren üreticilerimizin yanında oldular” diye konuştu.
‘BAZI MEYVELERDE HASAR ÇOK OLDU’
Zirai don etkilerini azaltmaya yönelik çalışmaların sürdüğünü kaydeden Yumaklı, “Geçtiğimiz salı gününden itibaren yaşanan don olayının etkilerini azaltmak üzere arkadaşlarımız çalışmalarına devam ettiler. Tabii, bugünkü teknolojileri yetebildiği kadar ve o etkiyi azaltabilmeye yönelik sınırlı çalışmalar sürüyor. Bazı meyvelerde hasar çok oldu. Cumhurbaşkanımız açıkladı. Tespitler devam ediyor. Bu tespitlerin devamından sonra TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) sigortası olanlar, sigorta komitesi kapsamında olanların ödemelerini alacaklar. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı olanlar ancak sigortası olmayanlar için de bu hasar tespit çalışmalarının sonrasında hasarları nispetinde, don hadisesinin olduğu zamana kadar; o tarla için ne harcama yapılıp ne gider olmuşsa onun bedelini de alacaklar. Diyelim ki; bahçenize bin liralık bir masraf yaptınız, hasarınız yüzde 100 ise o bin lirayı alacaksınız. Hasarınız yüzde 50 ise 500 lirasını alacaksınız. Bu bir süre ve bunun bir takvimi var. Tamamen fiziki şartların da bu hasar tespitine izin vermesi gerekiyor. Bazı yerlerde bu daha çabuk olacaktır. Bazı yerlerde sarkacaktır. Ama bu işlemi gerçekleştirmiş olacağız” dedi.
‘BÜTÜN ÜRETİCİLERİMİZİ TARSİM SİGORTASI YAPMAYA DAVET EDİYORUM’
Zirai dondan etkilenen ürünleri sıralayan Bakan Yumaklı, bütün üreticileri TARSİM sigortası yapmaya davet etti. Yumaklı, “Genellikle meyve çeşitlerinde diye bahsettik. 16 çeşit ürününün etkilendiğinden bahsettik. Bu ürünler; armut, ayva, badem, ceviz, elma, erik, fındık, kayısı, kiraz, limon, mandalina nektarı, portakal, şeftali, üzüm ve fıstıktır. Ürününüzün dondan ya da farklı bir koşuldan etkilenmesi söz konusu olabilir. Bunun için bazı ekipmanlar var. Siz bu ekipmanları almak istediğinizde bunun yarısı devlet olarak biz zaten karşılıyoruz” diye konuştu.
BAKLAGİLLER VE AYÇİÇEĞİ DONDAN ETKİLENMEDİ
Üreticilere geçmiş olsun dileklerinde bulunan Yumaklı, “Çoğu yerde söylenti ile farklı şeyler duyuyoruz. Sigorta yapımı ile sağdan soldan söylenenler ile değil, bizim arkadaşlarımızın söyledikleriyle işlem yapılsın. Buna göre hareket edilsin. İlgili arkadaşlarımıza gerekli talimatı verdim. Bu hasar belirleme ve tespit çalışmalarından sonra Türkiye’de bunların anlatılmadığı, arkadaşlarımızın gitmediği yer olmayacak.
Üreticilerimize geçmiş olsun. Bu olaydan sonra gerçekliği maalesef bizim tarafımızdan bu şekilde olmadığı ifade edilen hususların tekrar tekrar gündeme getirildiğini duyuyoruz. Zirai don olayında etkilenen meyve türleri dışında ülkemiz için önemli olan stratejik ürünler diye tabir ettiğimiz buğday arpa ve benzeri fasulye nohut gibi baklagillerin ve ayçiçeği gibi yağlı tohumların etkilenmesi söz konusu olmadı” dedi.
‘BUNLAR ART NİYETLİ DÜŞÜNCELER’
Bakan Yumaklı, “Artık yurt dışına bağımlıyız, gıda arz güvenliği açısından çok büyük bir sorun olacak’ gibi şeyler söz konusu değildir. Etki sadece bu 16 üründe ve bu ürünlerin yetiştiği illerde oldu. Ülkemizin gıda arz güvenliğine ilişkin bir problem yaşaması söz konusu değil. Bunları söyleyenlerin amaçlarını kendilerine bırakıyorum. Ülkemiz güçlü bir ülke.
Cumhurbaşkanımızın bu konularda hassasiyetini herkesin bildiğini görüyoruz. Olmayan bazı ortamların varmış gibi sunulmasının hiç kimseye bir fayda sağlamayacağını ve bu düşüncelerin art niyetli düşünceler olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum. Tüm illerimize geçmiş olsun” diye konuştu.
Kaynak: Haber7
Fiyatları
Yeni dönemin hazinesi o bölgede! Putin talimatı verdi
Rusya Devlet Başkanı Putin, Rus hükümetine, Arktik bölgesinde enerji, turizm ve altyapı yatırımlarının yapılması talimatını verdi. Arktik bölgesi, dünyanın petrol rezervinin yüzde 6’lık, dünya doğalgaz rezervinin de yüzde 25’ine sahip.

Kremlin, Putin’in Arktik bölgesine yönelik yatırımlarla ilgili hükümete verdiği talimatları yayımladı.
Buna göre, “Volhov-Murmansk” doğal gaz boru hattının 2030’a kadar tamamlanması planlandı. Projede hükümetin yanı sıra Rus enerji şirketi Gazprom görevlendirildi.
İKİ NÜKLEER BUZKIRAN GEMİSİNİN “İNŞASINA BAŞLAYIN” TALİMATI
Hükümete, 2026’ya kadar iki nükleer buzkıran gemisinin inşasına başlanması talimatı verilirken, Arktik bölgesinin geliştirilmesi için Rusya Doğrudan Yatırım Fonu ile birlikte bir yatırım fonu kurulması planlanıyor.
Putin, Arktik’te turizm bölgelerine yönelik çalışma yapılması talimatı da verdi. Kuzey Deniz Yolu üzerinden nakliye projelerine ilişkin yabancı şirketlerle çalışmalar da yapılacak.
Arktik bölgesi kıyılarının yaklaşık yarısını kontrol eden Rusya, aynı zamanda bölgedeki petrol ve doğal gaz rezervlerinin önemli oranda sahibi konumunda.
Son yıllarda Kuzey Buz Denizi’ni kaplayan buz tabakasının hissedilir şekilde incelmesiyle bölgedeki gemi faaliyetleri artarken, Rus hükümeti 2030 itibarıyla Kuzey Deniz Yolu üzerinden taşınan kargo hacmini 100 milyon tonun üzerine çıkarmayı hedefliyor.
ARKTİK BÖLGESİNDE YERALTI HAZİNESİ YATIYOR
Arktik bölgesinin potansiyelini araştırmalar sonucu çıkan rakamlar ortaya koyuyor.
Amerika Birleşik Devletleri Jeolojik Araştırma Kurumu’nun (USGS) 2008 tarihli çalışmasına göre, bölgede 90 milyar varil petrol, 48 trilyon metre küp (1,699 trillion cubic feet) doğalgaz ve 44 milyar varil doğalgaz sıvısı olduğu tespit edilmişti.
Bu potansiyel, 2018 yılının kanıtlanmış toplam üretilebilir petrol rezervi olan 1,7 trilyon varile ve 193,5 trilyon metre küp doğalgaz rezervine göre değerlendirildiğinde bölge, dünya petrol rezervinin yüzde 6’lık, dünya doğalgaz rezervinin de yaklaşık yüzde 25’lik kısmına sahip görünüyor.
Kaynak: Haber7
Fiyatları
Başkan Erdoğan’dan önemli açıklama: İstanbul’u modern sağlık tesisleriyle donatıyoruz
İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi Açılış Töreni’nde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’u modern sağlık tesisleriyle donatmaya devam ediyoruz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi Açılış Töreni’nde açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Bugün resmi açılışını yapmak üzere bir araya geldiğimiz İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanemizin Bahçelievler’e, şehrimize, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu güzel eserin İstanbul’umuza kazandırılmasında emeği geçen Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere yüklenici firmamıza, işçilerimize, mimarlarımıza, mühendislerimize yürekten teşekkür ediyorum. Hastanemizde görev yapan tüm sağlık personelimize Cenabı Allah’tan kolaylıklar ve başarılar niyaz ediyorum.
İstanbul’u modern sağlık tesisleriyle donatmaya devam ediyoruz. Biliyorsunuz bundan bir ay önce Bağcılar’da 400 yataklı kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanemizi hizmete almıştık. Böylece Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanemizin yatak kapasitesini 900’e çıkardık. Bugün de bir başka muhteşem ve muazzam sağlık yatırımının resmi açılışını gerçekleştiriyoruz.
Hastanemizin özelliklerinden sizlere kısaca bahsetmek isterim. İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanemiz toplam 102 bin 500 metrekare kapalı alana sahip.
Hastanemizde 6’sı yoğun bakım olmak üzere toplam 705 yatak bulunuyor. Bu yatakların 657’si nitelikli yatak sınıfındadır. Hastanemizde 88 poliklinik odamız mevcut. 75’i uzman hekim olmak üzere toplam 160 hekimimiz ve 324 hemşiremiz hastanemizde görev yapıyor. Eğitim Araştırma Hastanesi olan sağlık tesisimizde 3’ü eğitim kliniği olmak üzere toplam 19 klinikte sağlık hizmeti sunulacak. Ayrıca 36 yataklı palyatif bakım ünitesi, engelli spor salonu, GETAT merkezi, robotik rehabilitasyon ünitesi bulunan bu hastanemizde vatandaşlarımız birçok alanda özellikli sağlık hizmeti alacak. Toplam 570 araçlık otoparkıyla her ihtiyacın düşünüldüğü hastanemizin İstanbul’umuza, Bahçelievler’imize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Bu eserin inşasında emeği geçenleri tekrar tebrik ediyor, burada görev yapan sağlık personelimize muvaffakiyetler temenni ediyorum.
Aziz İstanbullular, sevgili kardeşlerim, hatırlarsanız 2002 yılında iktidar sorumluluğunu üstlenirken ülkemizi dört sütun üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Bunların da eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet olduğunu ifade etmiştik. Bugün şöyle geriye dönüp baktığımızda milletimize verdiğimiz sözleri tutmuş olmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz.
Sadece bu alanlarda değil, bir başlıkta Türkiye’yi hayal dahi edilemeyecek seviyelere getirdik. Sağlık bizden önce milletimizin en fazla şikayet ettiği alanlardan biriydi. Hatırlayın. Gerek Sosyal Güvenlik Sistemi, gerek altyapı, gerek donanım noktasında sağlık sistemimiz adeta dökülüyordu. Sorunlar yumağı içinde kaybolmuş, sağlık hizmetinin her iki tarafını da bizar eden, bıktıran, bunaltan, karmaşık bir sistem vardı. Ne demek istediğimi yaşı özellikle 35-40’ın üzerinde olan vatandaşlarım gayet iyi bilir. Doktorunu bulmanın ayrı, ilacını temin etmenin ayrı dert olduğu o günleri iliklerine kadar yaşamış bir kardeşinizim. Bu mağduriyeti tıpkı benim gibi Türkiye’de hemen her vatandaşım gayet iyi bilir.
Sağlam girenin bile hasta çıktığı o yapıyı reforme etmek, kimi yerlerde kökten değiştirmek için gerçekten çok mücadele ettik. Türkiye bugün bırakın hastanelerde sunulan hizmetleri, 2 milyon 840 binin üzerinde vatandaşına evde sağlık hizmeti verebilen bir ülke haline geldi. Hekim ve hemşire sayısından MR, tomografi, diyaliz gibi ultrasonografi gibi kritik araç gereçlere kadar her alanda çok büyük artışlara imza attık.
Bakınız şurası da çok önemli. Eskiden bizim vatandaşlarımız yurt dışına sağlık hizmeti almaya gidiyordu. Şimdi ise yurt dışından, hatta dünyanın en zengin ülkelerinden milyonlarca kişi sağlık hizmeti almak için Türkiye’ye geliyor, Çam Sakura’ya geliyor.
Sağlıkta kurduğumuz sistem dünyanın pek çok ülkesi tarafından örnek alınıyor. Özellikle belli alanlarda Türkiye küresel bir destinasyona dönüştü. Sağlık turizmi ülkemizin dünyada öne çıktığı alanlardan biri oldu. Hele hele burası. Zira fizik tedavi imkanlarının en üst seviyede olduğu bu merkez inanıyorum ki dünyanın birçok ülkesinden hastaların geldiği yer olacak.
Türkiye sadece modern sağlık altyapısıyla değil, dünyanın en kapsamlı ve en düşük maliyetli genel sağlık sigortasıyla da takdir topluyor. İşsizinden öğrencisine kadar herkes bu sistemin kapsam alanı içine girdi. Sağlıkta daha burada sayamacağımız nice gelişmenin en büyük şahidi bizatihi milletimizin ta kendisidir.
Aynı durum İstanbul’umuz için de geçerlidir. Şehrimizin yatak kapasitesini 19 bin 715’ten aldık, %56 artırarak 30 bin 726’ya yükselttik. Özel ve üniversite hastanelerini dahil ettiğimizde toplam yatak kapasitemiz 45 bin 481’e çıkıyor. Kamu olarak yıl sonuna toplam 10 bin 582 yatağı daha inşallah İstanbulluların istifadesine sunacağız. Planlama aşamasında ise 16 bin yatak kapasiteli 23 sağlık tesisimiz var. Bunları inşallah süratle İstanbullu kardeşlerimizin emrine vereceğiz.
Bir diğer başarımız da birinci basamak sağlık hizmetlerinde. 2002’de İstanbul’da 217 sağlık ocağı bulunuyordu. Bu sağlık ocaklarında ise yalnızca 762 hekim çalışıyordu.
Bugün İstanbul genelinde 1147 aile sağlığı merkezimiz var. Buralarda çalışan aile hekimi sayımız ise 4 bin 264’e ulaştı. İstanbul genelindeki kamu uzman hekim mevcudumuz ise son 22 yılda 4 bin 141’den 9 bin 506’ya çıktı. Kamuda çalışan hemşire sayısı ise aynı şekilde 7 bin 104’ten 25 bin 570’e ulaştı.
Sağlık hizmetlerinin her boyutunda 22 sene öncesine kıyasla gerçekten büyük mesafe katettik. Bunu da çoğu zaman şehir hastanelerimiz gibi sağlık yatırımlarını israf olarak gören müzmin muhalif zihniyete rağmen başardık. Sağlık tesislerinin yollarını yapmaktan aciz anlayışa, bu kadar hizmeti, yatırımı, eseri, tesisi milletimizin emrine amade kıldık.
İşte bugün burada Kanuni Sultan Süleyman’ın o güzel ifadesiyle konuşuyorum. “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Yani bir sağlıklı nefese devleti ne yapıyor? Feda ediyor. Böyle bir anlayıştan buraya geldik. Böyle bir şuur. Dünyanın en büyük mutluluğunu işte biz bununla yaşadık. Bununla yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz. İnşallah attığımız bu adımlarla İstanbul’umuzda ve tüm Türkiye’de sağlık hizmetlerinin kapasitesini ve kalitesini yükseltmeye devam edeceğiz.
Kaynak: Haber7
Fiyatları
Yeni müjde geliyor! Başkan Erdoğan duyuracak
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Göktepe-3 kuyusunda görev yapan sondaj gemisi Abdulhamid Han’ı ziyaret etti. Bayraktar, yeni gelecek müjdenin Başkan Erdoğan tarafından millete duyurulacağının mesajını verdi.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, farklı partilerden 40 milletvekili ve Şırnaklı gençlerin katılımı ile Gabar’daki petrol kuyularının başında program düzenlenecek.
Şehit Aybüke Yalçın Sahası’nda 54 nolu kulede 50 metrelik Türk bayrağı açılarak yürüyüş gerçekleştirilecek. Heyet ilk petrol üretiminin gerçekleştirildiği Şehit Aybüke Yalçın 1 nolu kuyuyu ziyaret edecek ve vana açıp petrol akışını yerinde görecek.
“Terörsüz Türkiye” dönemine geçilmesi ile bölgede yaşanabilecek ekonomik kalkınmanın en önemli örneklerinden olan Gabar petrolünde bugün rekora koşuluyor. 100’ün üzerine kuyuda günlük yaklaşık 81 bin varil petrol üretiliyor. Üretimin yakın zamanda 100 bin varile çıkarılması hedefleniyor.
HEDEF 100 BİN VARİLE ÇIKMAK
Bakan Bayraktar, daha önce yaptığı açıklamada Gabar’da yapılan petrol keşfinin önemini, “Geçmişte terör neyden besleniyordu? İnsanların ümidi, hayali yoktu. Gençler dağlara çıkıyordu. Şimdi o gençler petrol üretiminde çalışıyorlar” sözleriyle özetlemişti.
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında konuşan Bayraktar, bölgede yeni kuyularda da aramaların sürdüğü müjdesini verirken, “Şırnak, özellikle Gabar’ın kuzeybatı bölümlerinde yeni aradığımız sahalar var. Yaklaşık 14 farklı aslında bölge tespit ettik. Bu alanlarda da biz şu anda arama faaliyetleri yapıyoruz, yani yeni keşifler, yeni rezervler sisteme ilave etmek için yoğun bir çabanın içerisindeyiz. Bütün bunlardan netice alabiliriz. “
“Bu aldığımız neticelerle de bu üretimi inşallah 100 bin varillerin de üzerine çıkarma potansiyeli var. Ama Gabar çok büyük bir anlam taşımaya başladı bizler için şu anda özellikle bu terörsüz Türkiye ile alakalı. Terörsüz Türkiye ile ülkemizin birçok yerinde ve birçok konusundaki potansiyel böylece hayata geçecek ve hakikaten çok daha büyük ve güçlü bir ülke haline geleceğiz” dedi.
MÜJDEYİ BAŞKAN ERDOĞAN AÇIKLAYACAK
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Karadeniz’deki Göktepe-3 kuyusunda görev yapan derin deniz sondaj gemisi Abdulhamid Han’ı da ziyaret etti.
Çalışmalar hakkında bilgi alan Bayraktar, bölgede sondajın 27 Mart’ta başladığını belirtti. Bayraktar, “Abdulhamid Han, 19 Mayıs’ta görevini tamamlamış olacak. Birkaç güne kadar nihai testler bitecek. Bu sahayla alakalı neticeyi inşallah Cumhurbaşkanımız aracılığıyla milletimize ulaştırmış olacağız” diye konuştu.
Kaynak: Haber7
-
Sağlık1 yıl ago
Ursactive Kullananların Yorumları – Karaciğer Hastası Olanlar!
-
Fiyatları1 yıl ago
En İyi Nargile Tütünleri – Nargile Tütün Markaları – En İyi Aromalar!
-
Fiyatları1 yıl ago
Kediye Çip Taktırmak Fiyatı 2024 – Tarım Bakanlığı
-
Maaşları1 yıl ago
TRT Çalışanlarının Maaşları 2023 – TRT Memur Maaşları Güncel!
-
Maaşları1 yıl ago
Banka Müdürü Maaşları ( Ziraat banka Müdürü maaşı )
-
Fiyatları1 yıl ago
Özel Hastane Sistoskopi Ücreti – Özel Hastane Muayene Ücreti
-
Sağlık1 yıl ago
Tetradox Kullanırken İlişkiye Girilirmi – Tetradox Yan Etkileri
-
Fiyatları1 yıl ago
Irak Zaho Telefon Fiyatları 2024